Cumhurbaşkanı adayı ve CHP Genel Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, “Biz hakkın ve haklının yanında duracaksak elbette ki Filistin ve Filistin davasının yanında durmak zorundayız. Aksi halde biz, bize öğretilen inancı reddetmiş oluruz.” dedi.
Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı Kılıçdaroğlu ve Saadet Partisi Genel Lideri Temel Karamollaoğlu, Saadet Partisi’nin düzenlediği “Geleneksel İslam Ülkeleri Büyükelçileri İftarı”na katıldı.
“KAVGA VE ÇEKİŞMEDEN BİR ŞEY ÇIKMADI”
Burada yaptığı konuşmada, Karamollaoğlu ile bir arada Türk siyasetinde yeni bir anlayışı hâkim kılmaya çalıştıklarını tabir eden Kılıçdaroğlu, bir arada olmanın hoşluklarını toplumun her kesitine anlatmanın, topluma büyük yarar sağlayacağına inandıklarını lisana getirdi.
Kılıçdaroğlu, “Kavgadan ve çekişmeden bir şey çıkmadı. Ancak birlikte olduğumuz vakit ülkenin hoşluklarını toplumun her kısmına aktarabiliriz. Ne benim ne Temel Bey’in özel bir isteği yok. Şayet bir istek varsa bu, ülkenin huzur içinde yoluna devam etmesidir.” diye konuştu.
Türkiye’de bir zelzele felaketi yaşandığını, açılan yaraların giderilmeye çalışıldığını belirten Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
“Bu millete bir kelamımız var. Dükkanı, konutu, ahırı yıkılan, herkesin lakin herkesin konutunu, dükkanını, ahırını tekrar sarsıntıya sağlam olarak yapacağız. O beşerler, bir kuruş para ödemeden toplumsal devletin muhafazası altında kendi konutlarında, dükkanlarında, ahırlarında en azından hayvanları besleyebilecek, dükkanda alışverişini yapabilecek, meskeninde de rahat oturabilecek. Helalleşmenin asıl bu noktada gerçekleşeceğine inanıyorum. Ölenleri geri getiremeyiz lakin o binaların yapılması için 42 kişi imza attı, 13 evrak düzenlendi. Hepsi kamu vazifelisiydi.”
Kendilerine konutların, dükkanların tekrar yapılıp hak sahiplerine teslim edilmesi misyonu düştüğünü lisana getiren Kılıçdaroğlu, ölenlerin geri getirilemeyeceğini, lakin toplumsal devlet olarak üstlerine düşen yükümlülükleri yapacaklarını kaydetti.
“BİLİME VE TEKNOLOJİYE ÇOK DEĞER VERMELİYİZ”
“İslam ülkelerinde neden acı ve gözyaşı var?” diye soran Kılıçdaroğlu, bu soruyu aklı baliğ olan herkesin kendi vicdanında sorgulaması gerektiğini vurguladı.
Kemal Kılıçdaroğlu, kelamlarını şöyle sürdürdü:
“İslam dünyasının İslamiyet’ten çabucak sonra gerçekleştirdiği bilimdeki fevkalâde gelişmeler, Orta Çağ’da Rönesans’ın başlamasına yol açtı. Bilimde ve teknolojide bu kadar ileri adımlar atan İslam dünyası, 21. yüzyılda neden geride? Bunu hepimizin sorgulaması lazım. Kaldı ki şanlı Yaradan, Kur’an-ı Kerim’de diyor ki ‘Aklınızı kullanmıyor musunuz? Aklı kullanmanın yolu aslında büyük Yaradan’ın mucizelerini keşfetmektir. Bize sunduğu nimetleri keşfetmektir. Bilim ve teknolojinin özünde de bu yatıyor zati. Bilim ve teknolojide ilerleyen ülkeler, başka ülkelere rahatlıkla kendi kültürlerini de götürebilmektedirler. Biz bilime ve teknolojiye, üniversitelere çok fazla kıymet vermek zorundayız.
Alimin mevti alemin vefatı üzereyse… Sevgili Peygamberimiz bir alimin vefatını, bir kainatın vefatına bağlıyorsa bilime, İslam dünyasına ne kadar değer verdiğini gösteriyor. ‘İlim Çin’de bile olsa gidin öğrenin’ diyorsa Sevgili Peygamberimiz, bilimin ne kadar kıymetli olduğunu bize söylüyor. ‘Alimin mürekkebi, şehidin kanından daha üstündür’ deniyorsa bilimin ve alimin kaleminin ne kadar bedelli olduğunu bize anlatıyorlar. Soru şu; biz niçin buradan koptuk? Adaleti de kendi ülkemize ve bütün İslam dünyasına getirmek zorundayız.”
“FİLİSTİN DAVASININ YANINDA DURMAK ZORUNDAYIZ”
Filistin’de yıllardır devam eden bir dram ve hakları yenen beşerler olduğunu kaydeden Kılıçdaroğlu, “O vakit şayet biz hakkın ve haklının yanında duracaksak elbette ki Filistin ve Filistin davasının yanında durmak zorundayız. Aksi halde biz, bize öğretilen inancı reddetmiş oluruz. Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytansa, haksızlık karşısında susmayacağız. Bir yerde haksızlık varsa ona karşı çıkacağız. Bu benim yakınım, akrabam yahut hiç tanımadığım birisi de olabilir. Münasebetiyle hakkı, hukuku ve adaleti İslamiyet bize aslında öğretiyor.” değerlendirmesinde bulundu.
Dünyada herkesin adalet istediğini söz eden Kılıçdaroğlu, İslam tarihinin, İslamiyet’in çıkış noktasının ve kaynaklarının, çocuklara âlâ öğretilmesi durumunda bilimin, teknolojinin, insanlığın ve adaletin de öğretilebileceğini belirtti.
“ORTADOĞU’NUN YAZGISI NEDEN DAİMA KAN VE GÖZYAŞI OLDU?”
Bilgiden, bilimden geriye yanlışsız gidince adaletten de geriye hakikat gidildiğini ve toplumda çürüme süreci başladığını lisana getiren Kılıçdaroğlu, şu görüşleri paylaştı:
“Biz bir ortada birlikte bu ülkenin huzuru, İslam dünyasının huzuru için çalışmak zorundayız. Bir gayemiz var Ortadoğu için. Ortadoğu’nun mukadderatı daima acı, daima kan, daima gözyaşı oldu. Neden? Yer altında büyük bir zenginlik var lakin o zenginlik, ülkeler için felakete dönüşebiliyor. Bunu bir biçimiyle çözmek gerekiyor. Barışı hükümran kıldığınız, toplumsal dayanışmayı güçlü kıldığınız vakit pek çok sorunu çözebilirsiniz. Ortadoğu Barış ve İşbirliği Teşkilatı kurmaya karar verdik. Türkiye, İran, Irak ve Suriye. Niye bir ortaya gelmiyoruz? Ortadoğu’da olanlar karşısında neden birbirimize farklı bakıyoruz? Pekala sorun çözülebilir, bir ortaya gelebiliriz. Burada insanların acılarını en azından gidermek konusunda özel uğraşlar harcayabiliriz. Bunların hepsini bir biçimiyle yapabiliriz.”
“ŞİKAYETTEN DEĞİL MESELELERİ ÇÖZMEKTEN YANAYIM”
Kılıçdaroğlu, ramazan ayının, vicdanen sorgulama yapılması gereken bir ay olduğuna dikkati çekti.
“İslam dünyası şikayet eder. Ben şikayetten yana değilim, meseleleri çözmekten yanayım” diyen Kılıçdaroğlu, sıkıntıların akılla, bilgiyle, birikimle çözülebileceğine işaret etti. Meseleleri çözen bir toplumun daha süratli ve daha güçlü ilerlediğini belirten Kılıçdaroğlu, “Çünkü akılcı siyasetlerle sorun çözülebilir. Ön yargılarla problemler çözülmez. Birebir şeyi yapıp farklı sonuçlar beklemek mümkün değil. Münasebetiyle aklımızı kullanarak, pek çok sorunu akılcı siyasetlerle çözebiliriz.” dedi.
Saadet Partisi Genel Lideri Karamollaoğlu da İslam alemiyle alakaları güçlendireceklerini, yeryüzünde hakkın ve adaletin hakim olacağı, birlikte çalışma vaktinin kesinlikle geleceğini vurguladı.
